KEKEMELİK NEDEN OLUR Kekemelik neden olur , konuşma akışında düzensizlik ve kesintilerle karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Kekemeliğin nedenleri karmaşık olabilir ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. İşte kekemeliğe yol açabilecek bazı olası nedenler: 1. **Genetik Faktörler**: Ailede kekemelik öyküsü bulunması, genetik yatkınlık oluşturabilir. Bazı genlerin kekemelik riskini artırabileceği düşünülmektedir. 2. **Gelişimsel Faktörler**: Bazı çocuklar dil ve konuşma becerilerini diğerlerine göre daha yavaş geliştirirler. Bu durum, kekemelik riskini artırabilir. 3. **Psikososyal Faktörler**: Stres, kaygı, aşırı duygusal tepkiler gibi psikolojik faktörler kekemeliği tetikleyebilir veya mevcut durumu kötüleştirebilir. 4. **Nörolojik Faktörler**: Beyin ve sinir sistemi ile ilgili sorunlar, bazı kekemelik vakalarının altında yatan neden olabilir. Örneğin, motor beceri koordinasyonunda bozukluklar veya sinir sinyallerinin düzensizliği kekemeliğe yol açabilir. 5. **Çevresel Faktörler**: Aile içi iletişim tarzı, çocuğun konuşma becerilerini etkileyebilir. Ayrıca, çocuğun yetiştirildiği dil ortamı, çevresel etkiler de kekemeliğin ortaya çıkmasında rol oynayabilir. 6. **Konuşma ve Dil Gelişimi Faktörleri**: Çocukların dil ve konuşma becerilerini geliştirmek için gereken süreçlerde bir aksaklık olabilir. Örneğin, dil ediniminde normalden farklı bir süreç yaşamak, kekemeliğin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Kekemeliğin nedenleri konusunda net bir açıklama yapmak zor olsa da, genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucunda geliştiği düşünülmektedir. Her bireyin durumu farklı olabilir veKONEF GAZİANTEP
çocuklarda kekemelik nasıl geçer
kekemelik nasıl geçer çocuklarda kekemelik nasıl geçer ? Kekemelik genellikle çocukluk döneminde başlar ve bazı insanlar için yetişkinlikte devam edebilir. Kekemelik, psikolojik, fizyolojik ve çevresel faktörlerden kaynaklanabilir ve genellikle birkaç farklı yöntem ve tedavi ile yönetilebilir. Kekemelik tedavisinde başvurulan yöntemler şunlardır: 1. **Konuşma Terapisi:** En yaygın kullanılan tedavi yöntemidir. Bir konuşma dil terapisti veya logopedist, kekemeliği olan bireylerle çalışarak konuşma tekniklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu terapi, nefes kontrolü, konuşma hızı ve ritmi gibi unsurları düzenlemeye odaklanır. 2. **Davranışsal Terapiler:** Kekemelik, bazen stres veya anksiyete gibi duygusal faktörlerle ilişkilendirilebilir. Davranışsal terapiler, bu duygusal reaksiyonları yönetmeyi ve kekemeliği tetikleyen durumlarla başa çıkmayı öğretmeyi hedefler. 3 KONEF GAZİANTEP 4. **Grup Terapileri ve Destek Grupları:** Kekemelikle yaşayan insanlar arasında destek ve anlayış sağlamak için grup terapileri veya destek grupları faydalı olabilir. Bu ortamlarda deneyimler paylaşılabilir ve motivasyon artırılabilir. 5. **Yeni Teknolojiler ve Uygulamalar:** Bazı dijital araçlar, kekemelik semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir. Bu uygulamalar, konuşma pratiği yapmayı ve kendine güveni artırmayı hedefler. Kekemelik tedavisinde herkesin yanıtı farklı olabilir. Bazı insanlar için semptomlar zamanla azalabilir veya tamamen kaybolabilirken, diğerleri için yönetilebilir bir durum olabilir. Tedavi süreci, kişinin yaşına, kekemeliğin şiddetine ve bireyin kendisine özgü faktörlere bağlı olarak değişir. Son olarak, kekemeliği olan biri için destek veKONEF GAZİANTEP
Güzel Konuşma Kuralları
Güzel Konuşma Kuralları: Güzel Konuşma Kuralları – 1. Dinleyiniz. Doğru ve güzel konuşmanın ilk şartı dinlemesini bilmektir. Siz dinlemesini bilirseniz, bu alışkanlığın sirayeti yoluyla herkes dinlemesini bilir ve siz de dinlenen bir konuşma yapabilirsiniz. Dinlenmeyen, gürültülü, ilgisiz bir yerde güzel konuşma da yapılamaz, orada konuşmanın da tadı olmaz. 2. Doğru ve güzel konuşmanın ikinci şartı, onun sağlam ve sistemli bir fikre dayanmasıdır. Konuşarak düşünme yerine, düşünerek konuşma esas olmalıdır. Boş konuşulmamalıdır. 3. Konuşmanın hazırlıklı bir sunuş konuşması olması durumunda hazırlığın usulüne göre yapılması ve konuşmanın planlanması şarttır. 4. Konuşma ne bıktıracak kadar ağır, ne de Çok hızlı olmalıdır. 5. Konuşma ile nefes alıp verme ahenkli olmalı, nefessiz ve nefes nefese konuşulmamalı, nefeslenme sesi hissedilmemelidir. 6. İnsanın kişiliğini yansıtan sesin konuşmada önemli bir unsur olduğu unutulmamalıdır. Zira ses dalgınlık, korkaklık, aptallık, mahcupluk, kibirlilik, tatsızlık, bünyece zayıflık vb. birçok özellikleri ortaya koyar. Kaba, pürüzlü, sert, haşin, hım hım, genizden gelen, ince sesler dinleyenler üzerinde iyi bir etki bırakmaz. 7. Konuşmada ses tonu sözün, fikrin ve duygunun mahiyetine uygun bir tarzda ayarlanmalıdır. Sesin duyguları yansıtmaya, heyecanları duyurmaya, her anlamı ifadeye elverişli olması ve yerine göre tonunu değiştirmesi de konuşanın başarısı için önemli bir etkendir. 8. Konuşmada mümkün olduğu kadar zengin bir kelime kadrosuKONEF GAZİANTEP
kekemelik-nedir-nasil-geçer
KEKEMELİK kekemelik nedir nasıl geçer ? Normal konuşma, konuşmanın akışının farklı biçimlerde yorumlanmasıdır. Hepimiz bazen seslerin yerini karıştırır, cümlede yanlış yerde durur, uygunsuz vurgu yapar veya kelime ve hecelerde tekrarlar, geriye dönüşler, dil sürçmeleri; çeşitli sesler çıkartarak akıcılığı bozabiliriz. Konuşma çabaları çok şiddetli ve akıştaki bölünmeler çok olduğu zaman, dikkat çektikleri için dinleyiciler tarafından bozukluk olarak algılanır. Konuşma, kusursuz değildir. Bu yüzden her zaman aynı akıcılıkta olmalı şeklinde bir kural olduğu düşünülmemelidir. Normal Akıcılık Bozuklukları; Konuşma ritminde duraklamalar 2- 6 yaş arasında sıklıkla görülür. Çocuğun dil gelişimi sürecinde yaşadığı tedavi gerektirmeyen normal duraksamalardır. Buna “normal akıcılık bozukluğu”(normal disfluency) denir. Tüm çocuklarda görülebilir. Aileler bu duraksamalar üzerinde çok durmaz ve çocuğun kendine güvenini sarsacak; “Yavaş konuş”,”Sakin ol!”,”Öyle konuşma!” gibi söz ve tutumlardan uzak durduklarında bu süreç daha rahat atlatılmakta ve akıcılık bozukluğu kalıcı hale gelmemektedir. KEKEMELİK (Stuttering,Stammering) NEDİR? Psikiyatrik tanı kriterlerine göre; kekemelik, yaşına ve lehçesine uygun gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamaması, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur.(D.S.M. IV, 1994, S.449). Kekemelik ; konuşmadaki akıcılığın bozulması, bunlara verilen psikolojik (Konuşmaktan çekinme, konuşurken hata yapmaktan korkma) ve motor reaksiyonlarla (Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan tikler), konuşmadaki uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalarla kendini gösterir. Bunlar genellikle : Hece-ses uzatma (v-v-v-ver), Kısa kelimeKONEF GAZİANTEP
Güzel Konuşma Sanatı Ne Demektir
Güzel Konuşma Sanatı Ne Demektir Güzel Konuşma Sanatı Ne Demektir ? Güzel konuşmak; nedendir bilinmez bir yetenek olarak görülür ve birçok insan, konuşma şeklini düzeltmek adına çaba göstermez. İnsanın kendisini olduğu gibi kabul ettiği nadir noktalardan biridir, konuşma üslubu. Oysa konuşma üslubunun, olduğu gibi kabul edilmemesi gereklidir. Çünkü bu yüzyılda bile insanların arasındaki uçurumları yaratan ve iletişim problemlerini zirvede tutan konuşma bozukluklarıdır. Yani birbirimizi yanlış anlamamız bazen de kendimizi yanlış ifade etmemizdir. Bu konuda Publilius Syrus çok manidar bir söz söylemiş. “Söz, ruhun aynasıdır; bir insan nasıl konuşuyorsa öyledir.” Konuşmanızın özünüzü yansıttığına inanıyorsanız öylece kalın ama konuşmanız sizi yansıtmıyorsa kendiniz için bir şeyler yapmaya başlayın. Güzel konuşmak Allah vergisi bir yetenek değildir. Kabul ediyorum ki bazı kişiler güzel konuşmaya yapısal özellik olarak daha yatkın daha yetenekli olabiliyor. Ama bu demek değil ki sizler güzel konuşma sanatının inceliklerine erişemezsiniz. Her güzel ve anlamlı çalışmanın arkasında emek vardır. Çalışma ve azim vardır. Sihirli bir değnekle elde edilecek bir şey değildir güzel konuşma sanatı. Maalesef estetik işlemler gibi birkaç uzman dokunuşuyla da mümkün değildir. Can Yücel’in dediği gibi “Her şey sende başlar.” Yani güzel konuşmak istemekle başlayacak bir süreçtir. Güzel Konuşma Aslında Nedir? Güzel konuşma yıllarca eksik tanımlanmıştır. Bir spikerin kendine verilen bir metni; tonlama, vurgu gibi kurallaraKONEF GAZİANTEP
Nefes terapisi
Nefes terapisi Nefes terapisi, yaşamın en temel ve gerekli unsurlarından biri olan nefesin farkındalığını ve doğru kullanımını öğretir. Nefes, yaşamın mekanizmasıdır ve Hindistan’da “prana” olarak adlandırılır. Prana, hem nefesi hem de canlılığı ifade eder, bu da yaşamın nefesle derinden ilişkili olduğunu gösterir. Prana, sadece fiziksel sağlığın değil, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel sağlığın da kaynağıdır. **Nefes ve Beden-Zihin Bağlantısı** Nefes, beden ve zihin arasında bir köprü oluşturur. Bu köprü, bireyi bedeniyle ve evrenle bağlar. Bedendeki her şey evrenin bir parçasıdır ve nefes bu bağı kuran önemli bir araçtır. Nefes köprüsü yıkılırsa, kişi bedeniyle ve evrenle olan bağlantısını kaybeder ve bilinmeyen bir boyuta geçer. Bu köprü, bireyin kendini daha iyi tanımasına, duygusal dengelerini sağlamasına ve zihinsel berraklık kazanmasına yardımcı olur. **Zaman ve Uzam Arasındaki Köprü** Nefes, aynı zamanda zaman ve uzam arasında da bir köprü görevi görür. Nefesle çalışarak, şu ana odaklanabilir, yaşamın kaynağına erişebilir, zaman ve mekanı aşabilir ve hem dünyada hem de dünyanın ötesinde var olabilirsiniz. Geçmişin ve geleceğin kaygılarından arınmak, sadece bu anı yaşamak nefesin gücü ile mümkündür. Bu nedenle, nefes farkındalığı meditasyon ve mindfulness uygulamalarının temelidir. **Nefes Terapisinin Faydaları** Nefes terapisi, doğru nefes alma tekniklerini kullanarak bireylerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olur. Bu terapiler,KONEF GAZİANTEP
Nefes egzersizleri
Nefes egzersizleri nelerdir? Nefes egzersizleri ve alıştırmaları, sesinin yüksekliğinde zorluk çeken ve etkili konuşma elde etmek için nefes, ses ve artikülasyonu sıralamakta ve koordine etmekte zorlanan bireyler için yaygın olarak kullanılmaktadır. Nefes egzersizleri, bir bireyin daha etkili bir iletişimci olmasına yardımcı olmak için konuşma ve ses egzersizleriyle birleştirildiğinde oldukça faydalı olabilir. Nefes egzersizleri de kekeme olan hem çocuklara hem de yetişkinlere yardım etmek de etkilidir. Nefes egzersizleri, etkili konuşma için hayati bir mekanizma olan nefes almayı iyileştirmek ve kontrol etmek için kullanılan bir dizi özel egzersizdir. Etkili konuşma, bir bireyin aynı anda nefes almasını, seslendirmesini ve ifade edilmesini kontrol etme ve sıralama yeteneğine dayanır. Bu konuşma eyleminin kontrolünde ve sıralanmasında bir bozulma varsa, bu, kişinin etkili bir şekilde iletişim kuramamasıyla sonuçlanabilir. Solunum egzersizleri, yardım ettikleri konuşma türüne ve dil zorluğuna ve ayrıca zorluğun ciddiyetine bağlı olarak değişen çeşitli egzersizler içerebilir. UZMAN, Öğrenci ile adım adım, hız ve yeteneklerine göre çalışacaktır. Eğitimin genel amacı, aynı anda nefes alma, seslendirme ve Artikülasyonu kontrol etme ve sıralama becerisi ile bireyin nefesleri üzerindeki kontrolünü artırmak olacaktır. Nefes egzersizleri başlangıçta bireylere nefeslerini nasıl kontrol edeceklerini öğretmeye odaklanacaktır. Kontrollü solunum daha sonra ses egzersizleriyle, örneğin bir ‘Ahhh’ sesini sürdürmekle kullanılabilir. UZMAN daha sonra konuşma sesleri, heceler, cümleler, paragraflar ve konuşmaKONEF GAZİANTEP
Hazırlıksız konuşmalar
HAZIRLIKSIZ KONUŞMALAR Hazırlıksız konuşmalar nedir ? Tabiatı gereği konuşma ihtiyacında olan ve bu özelliğiyle de diğer canlılardan ayrılan insan, günlük hayatını devam ettirirken ister istemez diğer insanlarla iletişim kurar. Bunun için kişisel deneyim dışında herhangi bir hazırlık gerekmese de bu iletişimde (yazılı olmasa bile) toplumun belirlediği çok uzun bir geçmişi olan kurallar ve söz kalıpları kullanılır. Hazırlıksız konuşma, bireyin değil, toplumun belirlediği çerçevede gerçekleşir. Kendine güvensizlik, yetersiz hazırlık, heyecan gibi sebeplerle bazı kimseler, topluluk karşısında konuşmak istemezler. Fakat günlük konuşmaları sırasında devirdikleri çamların, kırdıkları kalplerin farkına bile varmazlar. Konuşma kurallarının yalnız hazırlıklı konuşmalar için geçerli olmadığını çoğu zaman unuturlar. Konuşmaya başladıkları andan itibaren bilgileri, görgüleri, terbiyeleri, dünya görüşleri, ahlak anlayışları, sosyal çevreleri… hakkında diğerlerine ipuçları verdiklerinin farkında değillerdir. Bu sebeple kuşlar ayaklarıyla insanlar dilleriyle yakalanırlar. “Dilim, seni dilim dilim edeyim.” ata sözünde de bu incelik vardır. Hatta bazen susmak, konuşmaktan daha iyi bir etki bırakabilir. “Söz biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus, adam sansınlar.” sözü bu gerçeği veciz biçimde ifade eder. Herhangi bir hazırlık gerektirmeden yapılan karşılıklı konuşmalarda da içtenlik, inandırıcılık, tatlı dillilik, doğruluk, dürüstlük, açıklık ve saygı ön plandadır. Hazırlıksız konuşmalardan bazıları aşağıda örneklenmiştir: SELAMLAŞMA Herhangi bir yerde birbirleriyle karşılaşan uygar insanlar, sözle veya davranışla birbirlerini selamlayarak iyi dilekteKONEF GAZİANTEP
kekemelik nedir, kekemelik nasıl geçer
kekemelik nedir, kekemelik nasıl geçer kekemelik nedir kekemelik nasıl geçer ? Kekemelik, konuşma akışının bozulduğu bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik yaşayan kişiler, kelimeleri veya heceleri tekrarlayabilir, uzatabilir veya konuşma sırasında ses çıkarmada zorluk çekebilirler. Bu durum, konuşma akışını kesintiye uğratır ve kişinin kendini ifade etme yeteneğini etkileyebilir, tipik olarak uzamalar ( ses çıkışı ), tekrarlar ( ä-ä-ä-ä-kekeme ) veya birkaç dakikaya kadar sürebilen tam konuşma tıkanıklıkları şeklinde kendini gösteren istemsiz bir konuşma engelleme durumudur . Diğer konuşma bozukluklarından farklı olarak, kekemelik sadece konuşma üretimi ile değil, iletişim ile ilgilidir. Tipik olarak, bir kekeme kendi kendine, konuştuğunda kekemelik meydana gelmez. Kekemeliğin yaygınlığı Nüfusun yaklaşık yüzde Üçü kekemelikten Muzdarip. Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha yaygındır. Kekemelik genellikle 2 ila 5 yaşlarında başlar. Kekemeliğin nedenleri Kekemeliğin doğası ve nedenleri araştırılmış olmasına rağmen, şu ana kadar tek ve ortak bir neden bulunamamıştır. Muhtemelen birçok neden vardır. Kekemelik, araştırmacı van Riper’ın tarif ettiği gibi, bir araya geldiğinde güçlü bir akarsu oluşturan küçük akarsulardan kaynaklanabilir. Kekemeliğe bazen fiziksel veya nörolojik yaralanmalar veya hastalıklar neden olabilir, ancak bu daha az yaygındır. Kekemelik bir kişinin zekası, yetenekleri veya zihinsel nitelikleriyle ilgili değildir. Paul, Isaac Newton, Winston Churchill, İngiltere Kralı George VI ve Marilyn Monroe gibi birçok ünlü kekeme olmuştur. Kariyerleri kekemelik tarafından engellenmemiş insanlara örnek olarak birkaç modern politikacı da verilebilir. Kekemelik deneyimleri Kekeme bireyler konuşma güçlüklerini farklı şekillerde yaşarlar. BazılarıKONEF GAZİANTEP
Kekemelik konuşma bozukluğu
KEKEMELİK (KONUŞMA BOZUKLUĞU) Kekemelik konuşma bozukluğu Kekemelik konuşmanın akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur. Akıcı bir konuşmada ritm ve zamanlama büyük önem taşımaktadır. Hız, vurgu ve doğru yerde yapılan duraklamalar bakımından farklılıklar olsa da akıcı konuşmada sözcükler ve sözcük grupları kendiliğinden akmaktadır. Akıcılıkta ise ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar ve tekrarlamalar konuşmanın doğal akışını etkilemektedir. Bu etkileme durumu kekemelik olarak adlandırılmaktadır. Her kekemelik birbirinden farklı görülmektedir. Fakat benzer özellikler taşımaktadır. Bunlar: • Sözcüklerin bitirilmeden bırakılması • Anormal şekilde ses, hece ve sözcüklerin tekrar edilmesi • Seslerin normalden fazla uzatılması ( k k k kapı gibi) • Kekemeliği olan kişiler hangi sözcük ve seslerin onlar için problem olacağını bilip bu durumdan sözcük oyunları ile kaçmaya çalışırlar veya sözel iletişime geçmeyip sessiz kalmayı tercih ederler. Kekemeliğin nedenleri konusundaki düşünceler farklılık göstermektedir. Bazı uzmanlar genetik bir bozukluk olarak nitelendirmekte, bazıları ise öğrenilmiş bir davranış veya çevresel faktörlerin etkisi olduğunu belirtmektedir. Genellikle kekemelik 2-6 yaşlarda yani dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bazı durumlarda ise okul çağında ve az da olsa yetişkinlikte de ortaya çıkabilmektedir. Birçok çocuk dil ve konuşma gelişiminde normal olarak adlandırabileceğimiz bir kekelemelik dönemi yaşar. 2-6 yaş arası okul öncesi dönemde çocuğun düşünme hızı konuşma hızından fazladır. BuKONEF GAZİANTEP
Heyecanı yenmenin ve başarılı olmanın yöntemleri
Heyecanı yenmenin ve başarılı olmanın yöntemleri İlk Heyecanı yenmenin ve başarılı olmanın yöntemleri defa yaptığımız her iş önce heyecan ve korku oluşturur. Korku anında dolaşım sistemi içerisine gerginlikle orantılı olarak aşırı kortizol salgılanır. Bu durum düşünce akışını engeller. Kişi bu anda olumlu duygularını kaybeder. Daha ileri düzeyde elleri ve hatta tüm vücudu titrer. Kalbin çarpması ve kan dolaşımı hızlanır. Davranışların kontrol edilmesi zorlaşır. Bu sorun ileri düzeyde olursa, insan başkalarıyla göz göze gelemez; başı titrer, âdeta beyni dış dünyadan kopmuş gibi olur. Korku anında insan kalbinde bir iç endişe akıntısı hisseder. İnsan bir an önce bu durumdan kurtulmak için o ortamdan uzaklaşmak, yapmak istediğini yapmaktan vazgeçmek zorunda kalır. Ayrıca endişe veya korku, konuşmacının inandırıcılığı kaybetmesine yol açar. Bazı insanlarda korku duygusu çok gelişmiştir. Sık sık duyulan bu endişeler gittikçe birbirlerini beslerler ve endişe edebilme yeteneği gelişir: İnsan en küçük bir sorundan bile endişe duymaya başlar. İleri düzeyde korku ve endişe, sinir sistemi için son derece tahrip edicidir. Tüm başarılı konuşmacılar toplum önüne çıktıklarında mutlaka heyecanlanmışlardır. İstisnasız her insan korku ve endişeyi yenebilir. Ancak bunun için tüm inançlarını yeniden gözden geçirmeli ve bir dizi egzersiz yapılmalıdır. Aşağıda korkunun nedenleri tek tek açıklanmıştır. KORKUNUN NEDENLERİ Temel korku nedenleri arasında baskı dolu çocukluğu, sürekli yaşanan stres veKONEF GAZİANTEP
Kişisel gelişim hikayesi
MÜCEVHER Kişisel gelişim hikayesi Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ülkelerden birinin küçük bir köyünde, Bilge Hoca derler, bir filozof yaşarmış. Filozofun bilgeliği bütün ülkede bilinir, dara düşen herkes danışmak için ona gelirmiş. Günün birinde filozofun kapısı çalınmış. Filozof kapıyı açtığı zaman karşısında bir delikanlının durduğunu görmüş. Tanrı misafiridir diyerek genci içeriye davet etmiş. Hal hatır sorduktan sonra, genç derdini anlatmaya başlamış: “Ben, babamla hiç geçinemiyorum. Ne yapsam ona beğendiremiyorum. Hoş bana kızmakta da haksız değil. Ben beceriksizin biriyim. Bu yaşa geldim, hala bir baltaya sap olamadım gitti. Elimden hiçbir iş gelmiyor. Neye elimi atsam, elimde kalıyor. Bende bu şans varken, zem zem kuyusuna gitsem, onu bile kuruturum. En son geçen hafta, babamın tek ineğini otlatmaya götürmüştüm. İnek otlarken ben de bir ağaca yaslanıp oturdum. Orada uyuya kalmışım, inek de kaçmış gitmiş. İneği bir daha bulamadık. Babam da bana çok kızdı. ‘Senden ne köy olur ne de kasaba. Defol git, gözüm görmesin seni diyerek beni kovdu.’ ‘Ama babacığım ! Ben şimdi ne yaparım, nereye giderim ?’ diye sorunca da bana ‘Bilge Hoca’ya git, seni adam etsin. Adam olmadan da geri dönme !’ dedi. Ben de bunun üzerine tasımı tarağımıKONEF GAZİANTEP
Konuşma Bozukluğu
Bu problemler; konuşurken takılma, yavaş, kısık sesli, kekeleyerek veya hızlı konuşma, sert yüz kasları, ağızdan salya akması, kelimelere zor erişme ve sesle ilgili kasların aniden kasılmasıdır. Konuşma bozukluğu nedir? Sözel iletişim esnasında kişide meydana gelen bazı problemler nedeniyle konuşma seslerini düzgün veya akıcı telaffuz edememektir. Bu problemler; konuşurken takılma, yavaş, kısık sesli, kekeleyerek veya hızlı konuşma, sert yüz kasları, ağızdan salya akması, kelimelere zor erişme ve sesle ilgili kasların aniden kasılmasıdır. Konuşma bozukluğunun birçok sebebi olabilir. Bunlar arasında; beyin tümörü, kafa travması, alzheimer, demans, alkol bağımlılığı, inme, sıkı veya gevşek takılan takma dişler, ses tellerinde polip, ses kanseri, sesin hatalı kullanımı, kafeinli içecekler yer almaktadır. Konuşma bozukluğu çocukluk döneminde başlamaktadır. Konuşma çağına gelen ve henüz bu gelişimi tamamlayamayan çocuklarda birtakım rahatsızlıklara bağlı dil ve konuşma bozuklukları meydana gelir. Bazen genetik, psikolojik ve anatomik faktörler alıcı dilin gelişmemesine neden olabilir. Örneğin, Otizme sahip olan çocuğun kaba motor gelişiminde bir gerilik yoktur ama dil gelişimi geridir. İletişim kurmak istemez ve göz teması çok azdır veya işitme engeli, zihin engeli, down sendromu gibi farklı rahatsızlıklara sahip olan çocukların da dili kazanamama problemi olabilir. Dil ve konuşma bozukluğu deyince çocukluk çağında en sık, kekemelik ve artikülasyon (kapı yerine tapı deme gibi) bozuklukları görülmektedir. BunlarınKONEF GAZİANTEP
Çocuklarda Artikülasyon Bozukluğu
Çocuklarda Artikülasyon Bozukluğu (Konuşma Bozukluğu) Çocuklarda Artikülasyon bozukluğu, sesleri çıkarırken bazı seslerin atlanması, başka sesler eklenmesi veya seslerin çarpıtılması sorunudur. Artikülasyon bozukluğu olan çocuklar gelişimsel seviyeleri ile paralel olarak çıkarması gereken sesleri çıkaramazlar. Eğer artikülasyon bozukluğu çok ciddi bir vaka değilse, bu durum okul çağına kadar fark edilemeyebilir. Fakat daha ciddi vakalarda çocuk henüz 3 yaşındayken gözlemlenebilir. Küçük çocuklar zaten yaşları gereği henüz konuşmayı tam olarak beceremezler. Fakat artikülasyon bozukluğu olan çocuklar, yaşça kendisinden daha küçük çocuklar gibi konuşurlar. İleri boyutta ise çocuk pek çok kelimeyi yanlış telaffuz edebilir ve çocuğun konuşması anlaşılmaz olabilir. Artikülasyon Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir? Dudak ve dil gibi organların bozukluğu Artikülasyon bozukluğuna neden olabilir. Örneğin dudakların yarıklığı veya dudağın olağan dışı gergin olması gibi. Dil kaslarının düzgün çalışamaması, Damak yarığı veya damağın yüksek olması, İşitme kaybı, Zeka geriliği, Çene kaslarındaki problemler, Dil bağının dil ucuna fazla yakın olması, Burunda et olması Yukarıdaki fiziksel sebepler haricinde aile içindeki sorunlar, çocukta utangaç kişilik gibi psikolojik sebepler de Artikülasyon bozukluğuna sebep olabilir. Artikülasyon Bozukluğu Bebeksi Konuşmaya Benzetilebilir Artikülasyon bozukluğu sorunu yaşayan çocukların çıkardığı sesler, bazen bebeksi konuşmaya benzetilebilir. Zaten yaşları gereği bazı kelimeleri, sesleri ve heceleri tam olarak çıkaramayan çocuklarda artikülasyon bozukluğunu tespit etmek aileler için zorlayıcıdır. Fakat eğer çocuğunuz 3-5KONEF GAZİANTEP
Diksiyon dersleri almanın önemi
Diksiyon dersleri almanın önemi Diksiyon dersleri almanın önemi Diksiyon Nedir Faydaları Nelerdir ? Diksiyon Dersleri almak neden önemlidir ? Konuşma tarzı ve anlatım şekli bir bireyin en önemli özelliğidir. Çünkü kişiyi gösteren konuşma şeklidir. Bu nedenle normal bir birey, kendi arkadaş ortamında konuşurken dahi ses tonuna, kullandığı kelimelere ve anlatıma dikkat etmelidir. Diksiyon gerek iş hayatında gerek bazı yerlerde büyük önem arz etmektedir. Eğer konuşma şeklinize dikkat etmiyorsanız, dinleyiciler sıkılır, dinlemez ve sizin için de kötü bir durum ortaya çıkar. İnsanlar görünüşleri ve konuşması ile ilk izlenimleri oluştururlar. Yeni tanıştığınız biri karşısında, mülakatta veya topluluk karşısında olsun hiç farketmez, düzgün bir diksiyon ve etkili bir konuşma ile açamayacağınız kapılar yoktur. Diksiyon Neden önemlidir ? Diksiyon önemlidir. Çünkü kişinin kendini ifade edebildiği tek yol, konuşmadır. Eğer bir kişinin konuşması kötü ise kendini doğru ifade edemez. Bazı kelimeleri cümle içerisinde yanlış kullanır. Kastetmek istediği olayı yanlış anlatabilir. Günümüzde televizyon karşısına çıkan oyuncuların bazılarının diksiyonu o kadar bozuk ki. Bu oyuncuların oyunculuğu güzel olduğu için bir film veya dizide oynamaları gerekiyor. Buna çözüm olarak da dublaj yapıyorlar. Fakat bu da izlenen film veya dizinin büyüsünü bir anda bozuyor. Hayatın her alanında dosdoğru ve etkili konuşmak yaşam kalitemizi bir üst seviyeye çıkaracak yeğaneKONEF GAZİANTEP
Sözlü İletişim Nedir
Sözlü İletişim Nedir? Sözlü İletişim Nedir ? Bireyler arasında gerçekleşen her türlü karşılıklı konuşmalar ve yazışmalara sözlü iletişim denir. Bu iletişim türünde harfler ve sözcükler yardımıyla kişiler arasında karşılıklı mesaj alışverişi söz konusudur. Sözlü iletişim, dil ile gerçekleşir. Dil, bireyin kendisini ve çevresini anlama ve anlamlandırmasında önemli bir rol oynar. İnsanlar ürettikleri bilgileri dil yardımıyla birbirlerine aktararak anlamlandırır ve böylece iletişim kurarlar. Burada sesin tonu, hızı, şiddeti ve vurgusu ayrı bir önem kazanmaktadır. Sözlü iletişim, konuşma dili olarak da adlandırılır. Sözlü iletişim; yüzyüze görüşmeler, toplantılardaki konuşmalar, halka hitaplar, sözlü sunumlar, telefonla yapılan konuşmalar, eğitim kursları, konferanslar, resmi konuşmalar, kurmay toplantıları gibi değişik formatlarda gerçekleştirilebilir. Sözlü iletişimin en belirgin özelliği iletişimde bulunan birimleri karşılıklı konumda buluşturmasıdır. Genel olarak iki farklı iletişimsel buluşma söz konusudur. Birinci iletişim biçimi kaynak ve alıcının aynı mekanı paylaştığı, yüz yüze iletişimdir. Yüz yüze iletişim bir ön hazırlık gerektiren panel, konferans, forum, ders, seminer ve toplantı gibi etkileşimlerdir. KONEF ETKİLİ İLETİŞİM EĞİTİMLERİ Farklı ortam ve uzaklıkta olan bireylerin teknolojik araçlar kullanarak iletişim kurmaları da söz konusudur. Bu uygulamada ilk akla gelen araç, telefondur. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte görüntülü telefon ve telekonferans gibi etkileşimli iletişim alanları da ortaya çıkmıştır. Sözlü iletişimin pek çok avantajı vardır. Bunlar; verilen haberin anlaşılma derecesininKONEF GAZİANTEP
İletişim Nedir ? İletişimin Ögeleri
İletişim Nedir? İletişimin Ögeleri İletişim Nedir ? İletişimin Ögeleri – İletişim, gönderici ve alıcı konumundaki iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen duygu, düşünce, davranış ve bilgi alışverişidir. Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için çevresindekilere iletişime geçer. Ayrıca ruhsal – bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir. Toplumsal kanun ve kuralları sağlıklı işletebilmek için iletişim şarttır. Bu da gösteriyor ki iletişim, bir insanı yakın ve uzak çevresine bağlayan halkadır. İletişim Türleri: “Dille gerçekleştirilen iletişim, jest ve mimiklerle gerçekleştirilen iletişim, resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen iletişim, simgelerle gerçekleştirilen iletişim.” İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi, dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim; resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanışlıdır. İletişimin Öğeleri Şunlardır: Gönderici (Kaynak): Duygu, düşünce ve isteklerin aktarılmasında sözü söyleyen kişi veya topluluktur. Alıcı: Duygu, düşünce ve isteklerin iletildiği, aktarıldığı kişi ya da topluluktur. İleti: Göndericinin alıcıya aktardığı duygu, düşünce, istek ve mesajlardır. Kanal: Göndericinin, iletiyi alıcıya gönderirken kullandığı yol veya araçtır. Bağlam: İletişim unsurlarının birlikte meydana getirdikleri ortamdır. Dönüt (Geri bildirim): Alıcının göndericiye verdiği her türlü yanıttır. Şifre: Gönderici, iletisini yazıyla, resimle, rakamla vb. aktarabilir. İşte bunlardan her biri şifredir. Bir iletişimde “gönderici-ileti-alıcı” öğeleri mutlaka bulunur, iletişimi başlatan unsur; göndericidir. İletişimin sağlıklı olabilmesi içinKONEF GAZİANTEP
Güzel konuşmanın önemi
Güzel konuşmanın önemi Güzel konuşmanın önemi ? Konuşma, kişinin kendi çevresindekilerle iletişim kurmasının en yaygın, en etkili ve en pratik yoludur. İnsan bir gerçeği açıklamak, bildiklerini diğer insanlara öğretmek, deneyimlerini paylaşmak, varlığını kanıtlamak, ilgilendiği konuları öğrenmek, toplumsal etkileşimde bulunmak, duygularını ve düşüncelerini başkalarına aktarmak için konuşma ihtiyacındadır. Bu ihtiyacın en güzel biçimde karşılanması ise güzel konuşmanın önemine inanmaya ve sözlü anlatımın ilkelerine uymaya bağlıdır. Güzel Konuşmanın Önemi İnsanların birbirleriyle iletişimlerinde söz, yazıdan daha önce, daha etkili ve daha pratiktir. İnsanı diğer canlılardan ayıran önemli özelliklerden biri olan konuşmanın, usulüne göre yapılması hemen her alanda başarılı olmanın temel şartlarındandır. Kendini doğru ifade edebilme, gönülleri fethetme, dinleyenleri kolay ikna edebilme, meslekte başarı ve saygınlık kazanma, diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurabilme vb. güzel konuşmaya bağlıdır. Güzel konuşmanın yaygın olduğu toplumlarda barış ortamını sağlamak, sosyal ve kültürel ilişkileri geliştirmek, ekonomik ilişkileri düzenlemek daha kolaydır. Yöneticileri, avukatları, liderleri, tüccarı, iş adamlarını, öğretmenleri diğerlerinden daha saygın ve başararılı kılan temel etkenlerden biri de onların etkili ve güzel konuşmayı bilmeleridir. Bu nitelikteki kimseler, söylemek istediklerini güzel konuşma sanatının incelikleriyle ifade ettikleri için kendilerini dinletmesini bilirler ve herkesin kalbini kazanırlar. Zira bunlar, Aristo’nun dediği gibi düşündüklerinin hepsini söylemez fakat söylediklerini düşünür de söylerler. Konuşma sanatını bilmeyen biri neKONEF GAZİANTEP
kitap okumanın faydaları
Düzenli Kitap Okumanın 15 Faydası Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez. Hem sağlığa, hem de kişisel gelişime müthiş katkıları vardır. Zaten sağlık açısından faydaları bir çok bilimsel araştırmaya dayalıdır. Kitap okumak ayrıca sizi çok farklı bir insana dönüştürür. Dünyayı eskiden olduğundan farklı algılamaya başlarsınız. Zekanız keskinleşir, beyin gücünüz artar. Ek olarak öğreneceğiniz sonsuz bilgilerle normalde asla gidemeyeceğiniz yerlere gitmenize ve tanışamayacağınız insanlarla tanışmanıza bile vesile olabilir. Çünkü bilgi herşeydir. Gerekli bilgiyle normalde yaşayamayacağınız bir hayatı elde edebilirsiniz. Bu liste size kitap okumayı bir alışkanlık haline getirmek için 15 neden sunuyor. İşte kitap okumanın sağlık ve kişisel gelişim yönünden insana verdiği yararlar. 1. Zeka Geliştirir Kitap okumak zihin sağlığı açısından son derece önemlidir. Okunan kelime ve hikayeye olan konsantrasyon beynin uyarılmasını sağlar. Bugüne kadar yapılmış bir çok çalışma, okumanın kişiyi daha akıllı yaptığına dair kesin bulgular paylaşıyor. Özellikle okunan yazı zorlaştıkça beyin aktivitesinin yoğunlaştığı da biliniyor. 2009 yılında yapılan bir araştırma, okumanın beyinde yeni beyaz madde oluşumuna neden olduğunu ortaya çıkardı. Beyaz madde öğrenme ve zihinsel hastalıklarda büyük rol oynamaktadır. Okumak, kişinin koşulları daha iyi analiz etme ve eleştirel düşünme yeteneğini de geliştireceği için, problemlerin tespiti ve çözümünde daha yetenekli olmasını sağlıyor. 2. Kelime Hazinesini Zenginleştirir Hiç şüphesiz, okumak insanın kelime dağarcığını muhteşem bir şekildeKONEF GAZİANTEP
Çocuğunuz Konuşurken takılıyorsa dikkat
Çocuğunuz Konuşurken takılıyorsa dikkat Çocuğunuz Konuşurken takılıyorsa dikkat Kekemelik, en basit anlatımıyla “Konuşma akıcılığının çeşitli biçimlerde sekteye uğraması” olarak tanımlanıyor. Çocuklukta ve bazen yetişkinlikte görülebilen kekemelik, dil ve konuşma terapisiyle tedavi edilebiliyor. Kekemeliğe yapısal bir yatkınlıkla birlikte, çevresel, gelişimsel ve psikolojik nedenlerin yol açtığı tahmin ediliyor. Kekemelik doğuştan gelen bir bozukluk mu? Kekemeliğin nedenlerine ilişkin yapılan aile çalışmaları, ailede kekeleyen bir birey varsa, bu ileride başka kekeleyen bireylerin olma olasılığının arttığını gösteriyor. Bireyde yapısal olarak kodlanmış bir kekemelik varsa, herhangi bir şekilde tetiklenebiliyor ve kekemelik oluşabiliyor. Ayrıca yetişkinlik döneminde de ortaya çıkabiliyor. Nörojenik bozukluklar ve kekemelik ilişkisini bulgulayan çalışmalar olduğunu biliniyor. Örneğin kafa travması sonrası kekemelik gelişebiliyor. Kekemeliğin nedenleriyle ilgili yapılan çalışmalarda farklı nedenler olabilir “Ancak son zamanlarda yapısal bir yatkınlığın olduğu, çevresel, gelişimsel ve psikolojik faktörlerin de bunun üzerine eklendiği görüşüne inanılıyor. Çocukluk dönemindeki kekemelikte ebeveynlerin çocuğa karşı mükemmeliyetçi tutumları, karmaşık dil kullanımı yani çocuğun yaşına uygun olmayan dil seçimi, çocuğun konuşmasında yapılan zaman baskısı, ebeveynin hızlı konuşması, yeni eve taşınma, kardeş olması gibi çocukta güvensizlik yaratan durumlar, çocukluk döneminde kekemeliğin gelişmesinde rol oynayabiliyor” Erken çocukluk döneminde belirti veriyor Erken çocukluk döneminde, dil gelişiminin parçası olan ‘normal akıcısızlıklar’ görülebiliyor. ‘Gelişimsel kekemelik’ denen ve en sık 2-4 yaş arasında görülebilenKONEF GAZİANTEP
Etkili konuşma nasıl yapılır
HİTABETİ GELİŞTİRMEK VE ETKİLİ KONUŞMA YAPABİLMEK İÇİN 7 ÖNERİ Etkili konuşma nasıl yapılır ? Düşündüklerinizi etkili bir şekilde aktarabilmek, iletişim kurduğunuz kişilerde yaratmak istediğiniz etkinin oluşmasını sağlar. Özellikle topluluk önünde güzel ve etkili konuşma yapmanın pek çok kişinin hayali olduğunu biliyoruz. Aslında bu düşüncenizi gerçekleştirmek sandığınız kadar zor değil. İşte, hem ikili ilişkilerde yararlanabileceğiniz hem de topluluk önünde daha güçlü konuşmalar yapabilmeniz için ihtiyacınız olan hitabeti geliştirme yolları: 1. Kitap Okumayı Alışkanlık Haline Getirin Etkili konuşma yapabilmek aslında düşündüklerinizi en iyi şekilde aktarmak demek. Bunun anahtarlarından biri ise elbette ki cümlelerinizde doğru kelimeleri tercih etmek, kelimeleri doğru bir şekilde kullanabilmek. Kelime haznenizi genişletip bunu yapmanıza yardımcı olacak şey ise tabii ki düzenli olarak kitap okumak, yani kitap okuma alışkanlığı kazanmak! Bu arada kitap okumanın, kelime haznenize katkı sağlamasının yanı sıra doğru kelime vurgusu ve cümle tonlaması yapabilmek konusunda da size yardımcı olabileceğini belirtmeden geçmeyelim. Eğer kelime vurgusu konusunda çalışmanız gerektiğini düşünüyorsanız okuduğunuz kitapları sesli bir şekilde, adeta kitabı seslendiriyor gibi okumanızı öneririz. 2. Kelimeleri Doğru Bir Şekilde Telaffuz Ettiğinizden Emin Olun Etkili iletişim için son derece önemli olan konulardan bir diğeri ise telaffuz! Kelimeleri doğru bir şekilde telaffuz etmek için çalışmalar yapmalısınız. Kalem çalışması, telaffuz konusunda kesinlikle yapmanız gereken çalışmalardan biri.KONEF GAZİANTEP
Topluluk önünde konuşmak
Topluluk önünde konuşmak Topluluk önünde konuşmak çoğu insanı heyecanlandırır, vücudunun kimyasını bozar; uykusunu kaçırır. Pek çok insan söyleyeceklerini unutmaktan, sahnede tökezlemekten, dilinin sürçmesinden, gülünç duruma düşmekten korkar; konuşmasının beğenilmeyeceği, dinleyicilerin sıkılacakları, yeteri kadar etkili olamayacağı endişesini duyar. Oysa konuşmak, insanın doğal hayatının bir parçasıdır. Sadece dışadönük olanlar değil, içedönük olanlar da bire bir ilişkilerde kendilerini çok iyi ifade ederler; konuşmaktan, anlatmaktan, paylaşmaktan zevk alırlar. Peki, insan neden tanıdıklarıyla bire bir konuşurken heyecanlanmaz da, tanıdıklarından bile oluşsa, bir topluluk karşısında konuşurken eli ayağına dolaşır? Neden insan annesiyle konuşurken son derece rahattır da, kalabalık karşısında konuşurken gerilir? İnsan yargılanmadığından emin olduğu zaman rahat konuşur ama topluluk karşısında geçince, dinleyicilerin kendisinin duruşunu, vücudunu, davranışlarını, giysilerini, konuşmasını, düşüncelerini, bilgisini… yargılayacağından endişe duyar. Topluluk önünde, kendisini adeta çıplak ve savunmasız hisseder. Bütün eksiklerinin, bütün kusurlarının ortaya çıkacağı hissine kapılır. Bu gerginlik yüzünden çoğu insan konuşma yapmamak için, türlü bahaneler uydurur. Bu psikolojinin etkisiyle, insanların çoğu, topluluk karşısında “mükemmel” olmaya gayret ederler. Hem görünüşlerinin hem de konuşmalarının “hatasız” olmasını isterler. İşte bu mükemmellik çabası, konuşma yapacak insanı başka bir kalıba sokar; yakınlarıyla konuşurken kendini çok iyi ifade eden insan gider; vücudu, sesi, davranışları gerginleşmiş bir insan gelir. Çoğu insan topluluk önünde konuşurken tuhaflaşır; bir türlü “kendisiKONEF GAZİANTEP
Nörojenik Kekemelik
Nörojenik Kekemelik Nörojenik kekemelik, konuşmada sık sık kesintiler, duraklamalarla kendini gösteren bir akıcılık bozukluğudur. Beyin ve omurilikte, korteks, subkorteks, serebellar ve hatta sinir yolu bölgelerinde, bir yaralanma ya da hastalık nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak trafik kazalarını, iş kazalarını, iskemik atakları, tümörleri, Parkinson ve MS gibi dejeneratif hastalıkları, kafa travmalarını, menenjiti, Guillain-Barre sendromunu, çeşitli kimyasalları ve bu arada bazı ilaçların yan etkilerini sayabiliriz. Nörojenik kekemelikte vakalar Nörojenik kekemelik vakalarının diğer kekemelik türlerinden ayırt edilmesinde en önemli gösterge, daha önce normal bir konuşmaya sahip olmalarıdır. Ancak, çocukluk yıllarında gelişimsel kekemeliği olup tedavi görmüş kişilerde de yukarıda örneklerini verdiğimiz nedenlerle nörojenik kekemelik ortaya çıkabilir. Her yaşta karşılaşılan nörojenik kekemelikle sayısı yaş ilerledikçe ve yaşlılıkta artmaktadır. Oysa gelişimsel kekemelik 2-5 yaşları arasında belirginleşmektedir. (Bu arada, açıkça görülen bir nörolojik belirti olmaksızın ortaya çıkan konuşma sorunlarının da, gizli kalmış bir nörolojik nedenin tanılanmasına yardımcı olduğunu da not edelim.) Nörojenik kekemeliğin bulguları Nörojenik kekemeliğin bulguları arasında, ünlemler ve düzeltmelerle dolu aşırı kesintili bir konuşma, tümcelerin yinelenmesi, sözcüklerin, hecelerin, seslerin yinelenmesi veya uzatılması, duraklamalar, birtakım garip seslerin eklenmesi, anlaşılamayacak derecede hızlı konuşma patlamaları, tüm bunlara eşlik eden baş, el, bacak hareketleri, göz temasından kaçınma, anksiyete ve depresyondan söz edebiliriz. Nörojenik kekemelik belirtileri diğer akıcı konuşma bozukluklarıylaKONEF GAZİANTEP
GECİKMİŞ KONUŞMANIN BELİRTİLERİ
GECİKMİŞ KONUŞMA Gecikmiş Konuşma belirtileri Çocuğun konuşması kendi yaşından beklenenden çok geri veya konuşma gelişimi yaşıtlarından çok daha yavaş ise o çocuğun konuşması “gecikmiş konuşma” olarak adlandırılır. Çoğunlukla 2-3 yaşlarında konuşamayan çocukların anne babaları konuşmanın geciktiğinin farkına varırlar. GECİKMİŞ KONUŞMANIN BELİRTİLERİ Hiç konuşmamaktan, çok zor anlaşılır birkaç kelime söyleme Kelime dağarcıklarında eksiklik “Ben”,”benim” gibi zamirleri kullanmayı 3 yaş civarında bile tam olarak öğrenememe Cümle kuramama Jest, mimik ve diğer işaretli hareketleri daha çok kullanma İsteklerini ifade edememe Başkalarının konuşmalarına ilgi göstermeme Durmadan ses çıkarma Uyum problemleri gösterme Kendi başına oyun oynamak veya bir şeyle meşgul olmak isteme Normal konuşmaya sahip çocuklara kıyasla daha çabuk ağlama, bağırma, oyuncakları kırma, dağıtma ve hırçınlık gibi kökü duygusal olan hareketler görülebilir. EĞER DİL VE KONUŞMA BECERİLERİNDE GECİKMESİ OLAN BİR ÇOCUĞUNUZ VARSA : Dil çıktısı olmasa da iletişimi kesmeyin, Her gün düzenli olarak iletişim ağırlıklı faaliyetler yapın, İletişimde bazı sözel ya da sözsüz iletişim becerilerini kullanın, Paralel konuma, genişletme vb. sözel tepkileri sık sık kullanın, Çocuğu iletişime yönelik çaba göstermeye özendirin, Ev içerisinde basit bir dil kullanın, Çocuğun sadece sözcük değil jest ve mimik kullanımını da önemseyin, Çocuğun zorunlu olarak iletişim kurması için fırsatlar yaratın. GECİKMİŞ KONUŞMANIN NEDENLERİ Sağlık durumu İşitme kaybı Motor-koordinasyon güçlüğü AileKONEF GAZİANTEP
Çocuklarda Kekemelik
Çocuklardaki Normal Akıcısızlıklar Nelerdir? Çocuklarda Kekemelik Çocuklar 2-4 yaş aralığında çok hızlı bir dil gelişim evresinden geçer ve bu dönemde çocukların büyük bir kısmı konuşma esnasında normal akıcısızlıklar sergiler. Yani çocuk konuşurken sözcük tekrarı yapabilir. “Ben ben ben elma yiyeceğim”. Cümle içinde ya da cümleye başlarken “ee” , “hımm” , “öyle”, “bilmiyorum” gibi yineleyen belli sözcükler ekleyebilir. “Eee, anne pepe düşünce ee ben eee” . Ya da kurduğu cümleyi birkaç kez baştan revize edip değiştirerek kurabilir. Örneğin “Aliyle oynarken düştüm, Aliyle beraber oynarken düştüm, Aliyle beraber top oynarken düştüm. ” Tüm bu akıcısızlık türleri dil gelişiminin ilk aşamalarında normaldir. Çocuklarda Kekemelik Nedir? Kekeleme ise normal akıcısızlıktan tamamen farklıdır. Çocuk konuşma esnasında “be-be-ben”, “a-a-anne” gibi hece tekrarı yapabilir, “b-ben, a-anne” gibi bloklar yapabilir ya da “aaanne”, “beeen” gibi ses uzatabilir. İşte bu dönemde ortaya çıkan takılmalar gelişimsel kekemelik olarak adlandırılır ve çocukların ortalama ¼’ünde görülür. Okul dönemiyle birlikte çocukların büyük bir kısmında takılmalarda düzelme olur, ancak bir kısmında, bu durum kronik kekemelik olarak devam eder. Çocuğu Kekeleyen Ebeveynler Ne Yapmalıdır? Çocuğunda kekeleme davranışı gören aileler 6 ay süresince beklemeli ve bu süre zarfında çocuklarını iyi gözlemlemelidirler. Bu gözlem sırasında çocuğun takılmaların farkında olup olmadığı, kekemeliğin iniş ve çıkışları, özellikle tamamen kaybolur gibi olduğu dönemler notKONEF GAZİANTEP